Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA), Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) ve Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) koordinasyonu; İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle hazırlanan “Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Yol Haritası ve Sanayi Envanteri Tanıtım Toplantısı” gerçekleştirildi
“Enerji yoksulu değil, enerjiyi üretme yoksuluyuz”
Rüzgâr enerjisi sektöründe yer alan firmaların yoğun katılımına sahne olan toplantının açılışında konuşan İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Türkiye’nin enerji yoksulu bir ülke değil, enerjiyi üretme yoksulu bir ülke olduğuna” dikkat çekerek, rüzgâr enerjisinde 26 yılda çok önemli başarıların elde edildiğini belirtti. İzmir’in karasal rüzgâr enerjisinde elde ettiği liderliği Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Santralleri (DRES) ile daha da ileri taşıması gerektiğini kaydeden Vali Elban, Çandarlı Limanı’nın bu alanda ekipman üretimine odaklanması için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile çok ciddi çalışma içerisinde olduklarını vurguladı.
“Hedefimiz, potansiyelimizin 15’te biri”
Toplantıda konuşan ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ise “Rüzgâr enerjisinde bu ölçekte kümelenen dünyada başka bir şehir yok. İzmir’de rüzgâr sanayisinde faaliyet gösteren firmalar, Türk rüzgâr endüstrisinin toplam cirosunun yüzde 85’ini oluşturuyor” dedi. Türkiye’nin karasal rüzgâr enerjisinde 26 yılda 12 bin Megavat (MW) seviyesinde bir kurulu güce ulaştığını kaydeden Kalaycı, bugün itibarıyla ülkenin toplam kurulu gücünün yüzde 11’ini rüzgâr enerjisi karşıladığı bilgisini verdi. Hükümetin açıkladığı Ulusal Enerji Eylem Planı’na göre Türkiye’nin rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2035 yılında 29 bin 600 MW seviyesine yükseleceğini anımsatan Alper Kalaycı, bu kapasite içerisinde denizüstü rüzgâr enerjisinin 5 bin MW seviyesinde pay alacağını, bu payın Türkiye’nin keşfi yapılmış potansiyelinin 15’te biri seviyesinde olduğunu söyledi.
“Çandarlı DRES limanı olmalı”
DÜRED Yönetim Kurulu Başkanı Murat Durak ise deniz üstü rüzgâr enerjisinde ayrıntılı bir yol haritası hazırladıklarını söyleyerek, finansmandan, inşaasına, sanayi envanterinden, bürokratik işlemlere kadar çok geniş bir kapsamda görüşler alındığını vurguladı. DRES’lerin sadece görünen kısmından ibaret olmadığını sadece şalt sahasının maliyetinin bile 400 milyon euro civarında olduğuna işaret eden Durak, DRES’lerin büyük bir mekanizmaya sahip olduğunu, istihdam boyutunda ise karasal RES’lere göre on kat fazla istihdam sağladığını söyledi. DRES’lerin iklim değişimi ile mücadelede de en büyük katkıyı verecek enerji kaynağı olacağına dikkat çeken Durak, “Ülkemizde mevcut limanları biraz geliştirerek bu işin yapılabileceği düşünülüyor, ama doğru değil. Çünkü 80 hektara yakın depolama sahası olması gerekiyor. Türkiye’de DRES’lere hizmet verecek liman yok. En büyük sıkıntı buradadır. Yeni liman yapmak gerekiyor. O yüzden Çandarlı Limanı iyi yönetilebilirse harika olacak. Buranın adı da Çandarlı DRES Limanı olmalıdır. DRES pazarına geç girdik, ama burada en son teknolojiyi kullanacağız. Hidrojen alt yapısı ve limanı da en baştan planlanırsa daha hesaplı konumda olabiliriz. Planlamalar yaparken mutlaka yeşil hidrojen depolanması da en başından itibaren düşünülmeli” dedi. Durak, Türkiye’nin 2040 yılına kadar 10 bin MW, 2050 yılına kadar ise 30 bin MW Denizüstü RES kurulu gücü hedefi koyması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Deniz üstündeki her inşaatı yapabiliriz”
Toplantıda söz alan GİSBİR Temsilcisi Ferhat Acuner ise sektör olarak DRES’ler konusunda yaşadıkları heyecanı ifade etti. “Bu heyecanımızın arka planında, deniz üstündeki rüzgâr santrallerini bütünüyle kendi imkânlarımızla yapabilme kabiliyetimiz yatıyor” diyen Acuner, gemi inşa sanayisinin Çandarlı Limanı projesinin bu alanda bir üretim merkezi olma hedefini büyük dikkatle izlediğini vurguladı. Ferhat Acuner sözlerini şöyle sürdürdü, “Deniz üstünde yapılacak her türlü tesisi Türk gemi inşa sanayisi olarak inşa etmeye hazırız. Bu tesislerin mühendislik hesaplarının, tasarımlarının, Ar-Ge’lerinin ve inşaatlarının tamamıyla kendi imkânlarımızla yerli ve milli olarak yapılması mümkün. Çandarlı Limanı bu yönüyle İzmir için büyük bir fırsat penceresi içeriyor.