“`html
Kadınların Siyasi Temsili: Son Yüzyıldaki Gelişmeler ve Beklentiler
Son yüzyılda kadınlar, oy verme hakkını elde ederek ve dünyanın farklı bölgelerindeki parlamentolarda yer alarak toplumsal ve siyasi alanlarda önemli kazanımlar elde etti.
Yine de, kadınların en üst düzey siyasi görevlerde yetersiz temsil edildiği gerçeği göz ardı edilemez.
Siyasette kadınların durumunu ele alan dört ilginç gerçeği sizin için sıraladık.
1. Kadınlar Dünyanın Çoğu Yerinde Oy Verme Hakkı Kazandı
20. yüzyıl öncesine kadar, pek çok ülkede kadınların oy kullanma hakkı yoktu, ancak yüzyılın sonlarına gelindiğinde bu durum köklü bir değişim geçirdi. Günümüzde, sadece çok az sayıda kadın seçme hakkından yoksun bırakılmış durumda.
Bazı ülkeler, 21. yüzyılda bu trende uyarak, Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi, 2015 yılında kadınlara yerel seçimlerde oy verme hakkı tanıdı. (Suudi Arabistan’da ulusal seçimlerin düzenlenmediği unutulmamalıdır.)
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, bu değişimle birlikte dünya genelinde kadınlar yasal olarak oy kullanma hakkına sahip oldu. Ancak, Afganistan’da Taliban yönetimi altında kadınlar, bu haklarından mahrum bırakıldı. BM Kadın kuruluşunun aktardığına göre, “Afgan kadınları bu hakkı 100 yıldan fazla bir süre önce kazandılar; ancak günümüzde Taliban yönetimi altında kamusal hayattan dışlandılar.”
19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, genel oy verme hakkı bile erkekler için zor bir kazançtı. Yeni Zelanda, 1893 yılında kadınlara oy verme hakkı tanıyan ilk ülke oldu. (O dönem Britanya’nın bir sömürgesi olmasına karşın, kendi kendini yönetiyordu.)
Global Change Data Lab’ın proje lideri Bastian Herre, İkinci Dünya Savaşı öncesinde erkeklerin yalnızca üçte birinin oy hakkına sahip olduğunu, kadınların ise yalnızca altıda birinin bu haktan yararlandığını belirtiyor.
Herre, “Kadınlara oy verme hakkının tanındığı pek çok ülkede, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra önemli bir gelişim sağlandı ve erkekler kadar kadınlar da oy kullanma hakkını elde ettiler,” ifadesini kullanıyor.
Pek çok Afrika ülkesinde, kadınlara oy hakkı bağımsızlık sonrası verilmiştir. Ancak bazı ülkelerde hâlâ belirgin bir ayrımcılık geçmişi sürmektedir.
ABD’de, 1965 yılına kadar pek çok siyah kadın ve erkeğin oy kullanma hakkı bulunmuyordu. İsviçre’de ise kadınlar 1971 yılında federal seçimlerde oy verme hakkını elde edebildiler. Güney Afrika’da da siyah kadınların oy kullanması 1993 yılına kadar engellendi.
Bununla birlikte, birçok ülkede, kadınlar hukuken oy verme hakkına sahip olsalar da, toplumsal baskılar, taciz ve güç ilişkileri nedeniyle bu haklarını kullanmaları engellenmektedir. World Population Review’a göre, “Kadınların yasal oy kullanma hakları olmasına rağmen, çeşitli toplumsal normlar ve şiddet, onların oy kullanmalarını zorlaştırıyor.” Mısır’da ise, kimlik gösterme zorunluluğu gibi görünüyor olsa da, kadınların geçerli bir kimlik kartına sahip olma ihtimalinin erkeklerden çok daha düşük olduğu ifade ediliyor.
2. Üç Ülkede Kadınlar Parlamento Çoğunluğunu Oluşturmakta
İsveç merkezli Varieties of Democracy Project (V-Dem) verilerine göre, 20. yüzyılın başlarında kadınlar ulusal parlamentoların dışında kalmaktaydı. Finlandiya, 1907 yılında parlamentoya ilk kadın milletvekilini gönderen ulke oldu.
Bu tarihten sonra, dünya genelinde kadınların politikaya katılımı düşük bir hızda artış göstermiştir; ancak 20. yüzyılın sonları ile 21. yüzyılın başları arasında bu hız ivme kazanmıştır.
Dış İlişkiler Konseyi tarafından oluşturulan Kadınların Gücü Endeksi’ne göre, şu an BM’ye üye olan 193 ülkeden yalnızca üç tanesinde, Ruanda, Küba ve Nikaragua, kadın parlamenterlerin oranı %50’nin üzerindedir.
Meksika, Andorra ve BAE de eşit cinsiyet dağılımıyla dikkat çekmektedir. Noel James, “Bu altı ülkenin yanı sıra, kadınların siyasi temsilinin artırılması için yasal kotalar uygulayan beş ülke daha bulunuyor,” diyor.
James, Ruanda’nın cinsiyet eşitliği konusundaki başarısının kısmen 1994 yılında gerçekleşen soykırımdan kaynaklandığını ifade ediyor. Soykırım sonrası, nüfusun büyük bir kısmının kadınlardan oluşması, onların ülkenin yeniden yapılanma sürecine katılımı ile birleşti. Ayrıca, eğitime erişimde artan fırsatlar da katkı sağladı.
BAE parlamentosunun kadınlardan oluşan yarı yarıya bir kotaya sahip olması gerektiği belirtiliyor. Ancak, son seçimlerde, ülke vatandaşlarının yalnızca yarısı oy verme hakkına sahipti.
BM Kadın kuruluşu, siyasi alanda göreve talip olan kadınların pek çok zorlukla karşılaştığını vurguluyor.
Bu kuruluşun verilerine göre, “Zararlı toplumsal normlar ve cinsiyet temelli şiddet, kadınların siyasi haklarını zayıflatıyor; medya ise kadınların erkeklerden daha az yetkin olduklarını düşündürme eğiliminde.”
Kuruluş, siyasi partilerin de kadınları aday olarak seçmeye direndiğini ve kadınların mali ağlara ve siyasi patronajlara erişimindeki sıkıntıların, özellikle gelişmekte olan ülkelerde onların siyasete katılımını engellediğini aktarıyor.
Şu an dünyada sekiz ülkenin parlamentosunda hiç kadın yok: Afganistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Macaristan, Papua Yeni Gine, Vanuatu, Yemen ve Tuvalu.
3. Kadınlar Ülkelerin Yüzde 15’inden Azını Yönetiyor
1 Aralık 2024 itibarıyla, 193 ülkenin sadece 26’sında kadınlar devlet ya da hükümet başkanlığı bulunuyor; bu da toplamda %15’ten daha az bir oran ifade ediyor.
Ayrıca, kadınların hükümetlerdeki önemli pozisyonların yarısını ya da daha fazlasını yürüttüğü yalnızca 15 ülke bulunuyor.
4. 1946’dan Günümüze 80 Ülkede Kadın Liderler Bulundu
Kadınların Gücü Endeksi’ne göre, 1946’dan bu yana, yaklaşık 80 ülke kadın bir liderle yönetildi. Bu oran, toplam ülke sayısının civarında %40’ına denk düşmektedir.
1960 yılında Sri Lanka’da Sirimavo Bandaranaike, dünyanın ilk demokratik yollarla seçilmiş kadın başbakanı oldu; o zamanlar, bu kadın liderler genellikle aile miraslarıyla iktidarı devralıyorlardı.
Herre’ye göre, “İlk kadın liderlerinin ortaya çıkışından bu yana, birçok ülke kadın yöneticilerle tanıştı ve bu değişimlerin temelinde demokrasi yatmaktadır.” Fakat, en yüksek düzeyde kadın temsili hâlâ erkeklerinkinin çok gerisinde.
Kadınların Siyasette Temsili Neden Önemli?
Araştırmalar, siyasi alanda kadınların daha fazla yer almasının olumlu gelişmeler getirdiğini göstermektedir. 2021 yılında Colorado Boulder Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, kadınların etkili olduğu parlamentoların eğitim ve sağlık yatırımlarına daha fazla kaynak ayırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Benzer şekilde, Cambridge Üniversitesi’nin 2020’deki araştırması, Sahra Altı Afrika ülkelerinde artan kadın temsilinin sağlık harcamalarını artırdığını ve çocuk ölümlerini azalttığını ortaya koymuştur.
Ancak, Kadınların Gücü endeksi uzmanı James, kadınların seçilmesinin bu sonuçları garanti etmediğini vurguluyor. “Kadınlar homojen bir grup değillerdir; bazıları cinsiyet eşitliği, barış veya iş birliği konularına destek vermemekte,” diyor.
“`
More Stories
Adana’da korkutan olay: Dere yatağında insan iskeleti bulundu
Dokunulmazlık dosyaları TBMM’de: O ismin 4 dosyası var
Rol model kadınlar yeni nesile ilham veriyor